Alman Edebiyatının usta kalemlerinden Franz Kafka’nın Dava romanı absürt bir anlayışla kaleme alınmıştır. Aslen Çekoslovakyalı olan Kafka 20. yüzyıl dünya edebiyatının önemli yazarların başında gelmektedir.
Özellikle Dönüşüm, Milene’ya Mektuplar kitapları okuyucuların yakından tanıdığı eserleridir. Dava, yönetmen Orson Welles tarafından 1962 yılında filme uyarlandı.
Yahudi olması sebebiyle Nazi Almanya’sı tarafından kendisine zor günler yaşatıldı. Adolf Hitler’in başlattığı muhalif avı o dönem Almanya’da yaşayan aydınlar için tehlike teşkil ediyordu. Hitler’in baskısından başka ülkelere giden yazarlar ve aydınlar burada kendilerini ifade etmeye başladılar.
Kafka, 40 yaşında Dava romanını tamamlamadan yaşamını yitirdi. Kısacık ömrüne çarpıcı ve hafızalarda silinmeyen eserler sığdırdı. Onun ölümünden sonra kitaplarını en yakın arkadaşı Max Brod yayınladı.
Milene’ya Mektuplar’da olduğu gibi Brod; yazarın ölümünden bir sene sonra Dava’yı hazırlayıp yayına verdi. Arkadaşı olmasaydı bu değerli kitaplardan mahrum olacaktık.
Dava…
Ortada herhangi bir suçlama yokken roman kahramanı Josef K’yı bir sabah almaya gelen polislerin hiçbir açıklama yapmadan K’yı tutuklamak istemeleriyle başlar her şey. Bir bankada memur olarak çalışan K, hiçbir suçu olmamasına rağmen kendisini bir maceranın içinde bulur.
Franz Kafka’nın şaşırtıcı, merak uyandıran ve aslında toplumsal bir eleştiri taşıyan Dava; onun ne kadar usta bir yazar olduğunu bize gösteriyor.
Okurlarını her zaman şaşırtmayı bilen Kafka, aynı tarzını Dönüşüm hikayesinde de sürdürmüştür. Bir sabah yatağından dev bir böceğe dönüşen Gregor Samsa’nın gerçeküstü öyküsünü içimiz acıyarak okumuştuk.
K, çareyi bir avukata danışmakta bulmaya çalışır. Öte yandan çevresindeki insanlara suçsuz olduğunu, hiçbir şey yapmadığını anlatmaya çalışır ama kimse inanmamaktadır.
Durum gittikçe can sıkmaya başlamıştır. Kafka, Dava’da toplumu sert cümlelerle yeriyor. Roman, 20 yüzyıl dünyasının kuşatılmış hikâyesidir. İnsanın insana korkusu olduğu müddetçe tazeliğini hep koruyacaktır.
Gerçeğin peşinde K…
Bir anda kendini serüven içinde bulan K, adliyelere, kamu kurumlarına kendisine açılan davanın içeriğini öğrenmeye çalışır. Fakat hiç kimse tek bir bilgi kırıntısını bile kendisiyle paylaşmaz.
Adliyede çalışan memurlara suçsuz olduğunu anlatmaya çalışsa da çabası sonuçsuz kalır. Hayatını alt üst eden bu dava karşısında umutları gittikçe tükenen K, kendini iyice çaresiz hissetmeye başlar.
İnsanların duyarsızlığı
Kafka romanında insanların duyarsızlığını, boş vermişliğini, korkularını ve otorite karşısında dik durmadıklarını mizahi bir üslupla aktarıyor. Josef’in yaşadığı toplumda yalnızlığını betimlerken, insanlar arasında dayanışmanın olmamasını da eleştiriyor.
Kabuğuna çekilen toplumların mutlak güç karşısında her daim eğileceklerini Dava’da bir kez daha şahit oluyoruz. Romanında alaycı bir üslup kullanan Kafka’yı farklı kılan da budur.
Josef K’ya ne oldu sorusuna gelince, romanı okumayanlara haksızlık olmaması için burada bitirelim.
Kitap sayfası için iletişim: